TÜRKÇE
استعيذ بالله بسم الله الرحمن الرحيم: قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ ( زمر سوره سي ، ايت ۹)
قال رسول الله {صعلم}: وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللهُ لَهُ طَرِيقًا اِليَ الْجَنَّةِ
Muhterem Müslümanlar!
Bugünkü hutbemiz İSLAMİ İLİMLERİ ÖĞRENİP ÖĞRETMENİN FAZİLETİ hakkındadır.
İslam Dini ilim öğrenmeye çok büyük ehemmiyet vermiş, bilhassa dini ilimlerin öğrenilmesi hususunda müminleri hep teşvik etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Eshab-ı Suffe’yi yetiştirerek İslamiyeti seçen yeni beldelere gönderdiği İslam Muallimleri vasıtasıyla, İslami ilimlerin tervîci hususunda ümmetine numune olmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in varisleri olan hakiki alimler de ehl-i imanın istifadesi için gecelerini gündüzlerine katarak gayret göstermiş ve İslami İlimler’in öğrenilmesi, yaşanması ve başkalarına öğretilmesi hususunda büyük çalışmalar yapmışlardır.
Cenab-ı Hak Zümer Suresi’nin 9. Ayet-i Kerimesi’nde, ilim ehlinin faziletinden ve dolayısıyla da ilmin kıymet ve ehemmiyetinden şöyle bahsediyor: “Habibim; de ki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Dünya ve onun içindeki şeyler değersizdir. Sadece Allah’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten alim ve öğrenen talebe bundan müstesnadır”[1]
Bu dünyada en büyük şeref ve en büyük nimet İslamî ilimleri öğrenmek ve öğretmektir. Başka hiçbir ilim, bilim ne ondan daha büyük ne de ona eşittir. Zira dinin ayakta kalması bu ilimlerle mümkündür. Kendisine bu nimetin nasip olduğu insanlar elde ettikleri bu nimeti kaybetmemek ve gün-be-gün ziyadeleştirmek için gayret göstermelidirler. Evvela kendileri bildikleri ile amel etmelidir. Çünkü ilim amelden önce lazımdır; ancak, tek başına ilim yeterli olmadığı gibi amele çevrilmediği için de sahibinin aleyhine delil olur. Ebul Faruk Silistrevî (k.s.) Hazretleri bu hususu şöyle ifade etmişlerdir: “Yine iyi bilinmelidir ki ilim, amel için lazımdır. Amelsiz ilim, menfaat vermeyen ilim musibetin en şiddetlisi ve en büyüğüdür. Yarın huzurullah’ta sahibi aleyhine delil olacaktır. Onun için Cenab-ı Fahr-i Âlem menfaat vermeyen ilimden Allah’a sığınmıştır. ”[2]
Yine ilim tahsili esnasında da bu ilimlerle amel ederken de ihlastan asla ayrılmamalıdır. Amelsiz ilim nasıl menfaat vermiyorsa, ihlassız yapılan ameller de sahibine fayda vermez, bil-akis çok zarar verir. Yapılan ameller ancak ihlas ile, yani sadece Allah Rızası gözetilerek yapılırsa değer kazanır. İhlasın, Allah ve Rasülünün arzu ettiği manada meydana gelmesi ise ancak ve ancak maneviyat ve kalbî zikir ile mümkün olur. Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Azîz ve Celîl olan Allah’ın rızasını kazanmaya yarayan bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz”[3] buyurmuşlardır.
Muhterem Mü’minler,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde ilimle meşgul olan kimselerin kazanacakları dereceleri şöyle ifade buyurmuşlardır: “Bir kimse ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse Allâhü Teâlâ o kişiye Cennet’in yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından memnun oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını indirirler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar dahi âlim kişiye Allah’tan mağfiret dilerler. Âlim’in ibadet eden üzerine üstünlüğü, ayın diğer yıldızlar üzerine üstünlüğü gibidir. Âlimler Peygamberlerin vârisleridir. Çünkü peygamberler ne bir dinar, ne bir dirhem mîras bırakmadılar. Ancak ilmi mîras bıraktılar. O halde kim onu alırsa çok nasîb almış demektir.”
[1] Sünen-i Tirmizî, Zühd 14
[2] Mektuplar Risalesi, Sayfa 29
[3] Sünen-i Ebî Dâvud, İlim 12; Sünen-i İbn-i Mâce, Mukaddime 23
日本語
استعيذ بالله بسم الله الرحمن الرحيم: قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ ( زمر سوره سي ، ايت ۹)
قال رسول الله {صعلم}: وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللهُ لَهُ طَرِيقًا اِليَ الْجَنَّةِ
ムスリムのみなさん
今週のホトウバはイスラーム知識を学ぶことや教えることの善良についてです。
イスラームは知識を得ることをとても大事にして、特に信者達に宗教的な知識を学ぶことを進めた。RASULULLAH SAWはアスハーブ・スッファといわれる弟子たちにイスラーム知識を教えてくれて、彼らを新しく改宗したところへ送って、そして彼らを通してイスラームを広めました。これは私たちのためにはすばらしい模範(もはん)となります。
RASULULLAH SAWの後嗣となる真のイスラーム科学者たちもムスリムたちのため、そのイスラーム知識を学んだり、教えたり、それとも実践したりすることにかかっていて一生懸命がんばりました。
Allah (s.w.t)はクルアン・ケリームでイスラーム知識とイスラーム科学者たちの善良について語って次のように伝えます。言ってやるがいい、「知っている方と知らない方は同じであろうか。というのは、同様でありません。
RASULULLAH SAWは、あるハディースの中で次のように言われました。「この世界とその中のものは無価値です。ただし、ALLAH SWTを記憶し、ALLAHに近づけるものであり、知識を教える学者と学ぶ学生は例外です。」
この世で最も偉大な名誉と最も大きな恵みは、イスラムの知識を学び、教えることです。他のどの学問も、それよりも大きいことも等しいこともありません。なぜなら、宗教が成り立つのはこの知識によって可能だからです。この恵みを受けた人々は、得たこの恵みを失わないように、日々増やすために努力しなければなりません。まず、自分が知っていることを実践しなければなりません。なぜなら、知識は行動の前に必要ですが、知識だけでは十分ではなく、行動に移されなければ、その持ち主にとって逆に証拠となるからです。 エブル・ファルク・シリストレヴィK.Sはこの点について次のように述べています。「また、知識は行動のために必要であることをよく理解しておくべきです。行動のない知識は、利益をもたらさない知識であり、最も厳しい災難であり、最も大きなものであります。明日、神の前でその持ち主に対して証拠となるでしょう。そのため、偉大なる預言者は、利益をもたらさない知識からアッラーに避けるように祈られました。」
また、知識を学ぶ際やその知識に基づいて行動する際には、決して誠実さ(イフラス)から離れてはいけません。行動のない知識が利益をもたらさないように、誠実さのない行動も持ち主に利益を与えず、むしろ大きな害をもたらします。行われる行動は、誠実さをもって、つまりアッラーの喜びを求めて行われるときにのみ価値を持ちます。誠実さがアッラーとその使徒が望む意味で生じるためには、ただ精神性と心の記憶(ズィクル)によってのみ可能です。この点について、預言者ムハンマド(彼に平安あれ)は次のように言われました。「尊厳と威光を持つアッラーの喜びを得るための知識を、ただ世俗的な利益を得るために学ぶ者は、復活の日に天国の香りさえ嗅ぐことができません。」
RASULULLAH SAWは、知識に従事する者が得ることのできる地位について次のように述べられました。「誰かが知識を得ることを望んで道に入ると、ALLAH SWTはその人に天国への道を容易にします。確かに、天使たちはその人の行いに満足しているため、知識を学びたい者の上に翼を広げます。天と地にいる者たち、さらには水の中の魚さえも、学者に対してALLAHの許しを願います。学者の崇拝者に対する優位性は、月が他の星に対する優位性のようです。学者たちは預言者たちの相続人です。なぜなら、預言者たちは一ディナールも、一ディルハムも遺産として残さなかったからです。しかし、知識を遺産として残しました。したがって、それを受け取る者は非常に多くの恵みを得たと言えます。」