19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı Devleti’nin donanması, Japonya’ya dostluk mesajı götürmek amacıyla bir sefer düzenledi. Bu seferin ana aktörü, Osmanlı Devleti’nin gururu olan Ertuğrul Fırkateyni idi. Ancak, bu dostluk seferi, trajik bir deniz kazası ile son buldu ve tarihe bir hazin deniz hikayesi olarak geçti.
Ertuğrul Fırkateyni’nin İnşası ve Donanımı
Ertuğrul Fırkateyni, 1863 yılında İstanbul Tersanesi’nde inşa edildi. Adını Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’den almıştır. 76 metre uzunluğunda ve 15 metre genişliğinde olan bu ahşap fırkateyn, Osmanlı donanmasının modernleşme çabalarının bir parçası olarak dikkat çekiyordu. Buharlı ve yelkenli olarak tasarlanan gemi, hem buhar makinesiyle hem de rüzgarla hareket edebiliyordu.
Japonya Seferi
1887 yılında, Japon İmparatoru Meiji’nin Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’e gönderdiği bir nişanı teslim etmek ve iki ülke arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmek amacıyla bir sefer düzenlenmesine karar verildi. Ertuğrul Fırkateyni bu görevi üstlenecek ve Japonya’ya doğru yola çıkacaktı. Fırkateyn, toplam 609 mürettebat ve subayla İstanbul’dan ayrıldı. Geminin komutanı, Osman Paşa’nın yeğeni Ali Osman Paşa idi.
Zorlu Yolculuk
Ertuğrul Fırkateyni, İstanbul’dan Japonya’ya uzanan uzun ve zorlu bir yolculuğa çıktı. Süveyş Kanalı’nı geçtikten sonra Kızıldeniz’e, ardından Hint Okyanusu’na açıldı. Yol boyunca çeşitli duraklarda mola verildi, ancak yolculuk boyunca fırkateyn birçok teknik sorunla karşılaştı. Gemi, kötü hava koşulları ve teknik arızalar nedeniyle zor anlar yaşadı.
Japonya’ya Varış ve Görev
Ertuğrul Fırkateyni, 7 Haziran 1890’da Japonya’nın Yokohama limanına ulaştı. Mürettebat, Japon yetkililer tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Gemi komutanı Ali Osman Paşa, Japon İmparatoru Meiji’ye Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in nişanını ve dostluk mesajını takdim etti. İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla çeşitli görüşmeler yapıldı.
Trajik Dönüş
Japonya’daki misyonunu başarıyla tamamlayan Ertuğrul Fırkateyni, 15 Eylül 1890 tarihinde dönüş yolculuğuna başladı. Ancak, gemi Yokohama’dan ayrıldıktan sonra şiddetli bir fırtına ile karşılaştı. 16 Eylül gecesi, tayfunun etkisiyle gemi kayalıklara çarptı ve hızla su almaya başladı. Fırkateyn, Kashinozaki burnu açıklarında battı. Gemide bulunan 609 kişiden sadece 69’u Japon balıkçılar tarafından kurtarılabildi.
Kazanın Ardından
Ertuğrul Fırkateyni’nin batışı, Osmanlı Devleti ve Japonya’da büyük bir üzüntüyle karşılandı. Japon yetkililer, kurtarılan mürettebat üyelerine büyük bir özenle baktı ve onları iyileşmeleri için hastanelerde tedavi etti. Osmanlı hükümeti, Japonya’ya taziye ve teşekkürlerini iletti. Japon halkı, Ertuğrul Fırkateyni’nin mürettebatının anısına çeşitli anıtlar dikti ve onları asla unutmadı.
Kalıcı Dostluk
Ertuğrul Fırkateyni’nin trajik hikayesi, iki ülke arasında kalıcı bir dostluğun temelini attı. Japonya, yıllar boyunca Ertuğrul şehitlerini andı ve Türk-Japon ilişkilerinin güçlenmesine katkıda bulundu. Günümüzde, Ertuğrul Fırkateyni anısına Japonya’da çeşitli anma törenleri düzenlenmektedir. Ayrıca, Türkiye’de de bu olayın anısına çeşitli etkinlikler ve projeler gerçekleştirilmiştir.
Sonuç
Ertuğrul Fırkateyni’nin hazin hikayesi, Osmanlı Devleti ile Japonya arasındaki dostluk ilişkilerinin güçlenmesine vesile olmuştur. Bu trajik olay, tarihin sayfalarında yerini alırken, aynı zamanda iki milletin birbirine duyduğu saygı ve dostluğun bir simgesi olarak anılmaktadır. Ertuğrul Fırkateyni, denizcilik tarihimizin en dramatik ve unutulmaz olaylarından biri olarak hafızalarımızda yaşamaya devam edecektir.
